16 Nisan 2019 Salı

alıntılar I


Onu baştan sona ele geçiren bu şiddetli duyumsamalardan kurtulmak için gözlerini başka yere çevirmeye, dikkatini başka bir yere vermeye çalıştı. Sağda gözüne bir kürsü ve yine pek alışılmadık bir manzara çarptı. Bu seferki manzara çok daha mütevaziydi ama yine de dikkate değerdi. Bu sefer ortaçağdan fırlamış... hayır, hayır... ortaçağdan zarif ve sessiz adımlarla yürüyerek çıkmış gibi duran bir rahibe vardı karşısında. Kürsü yakutlar ve zümrütlerle süslenmişti ama rahibeye benzeyen bu kadının sakin ve derin bakan gözleri, olağandışı bir mütevazilikle ışıyordu. “Ortaçağın tüm işkencelerinden, insanlığın tüm çirkinlikleri ve vahşetinden saçlarımın bozulmasına izin vermeden geçtim,” der gibiydi ve bunun kibirle ilgisi yoktu. Oysa kibirli olmayı hak edecek kadar güzel bir kadındı da. Uzun, hafif dalgalı, kestane rengi saçları, üstüne örttüğü ipek şalın altından tüm canlılığıyla parlıyor, ay taşlarıyla süslü gümüş kolyesi teninin göründüğü tek yer olan göğüslerinin ortasından aşağıya doğru davetkar biçimde akıyordu. Gözleri değişen kahve tonlarında sıcak sıcak ışıldayan bu kadın, şefkatle dolu cinselliğin vücuda gelmiş haliydi. Görür görmez onu sevdi.


Hiç yorum yok: